Articles

evlilik yıldönümü hediyeleri hikayesi

by Hediye sayfasi hediye saticisi
Evlilik Yıldönümü Hediyesi ile aram iyi değildir. Ama oldum olası böyle. Zaruri ihtiyaçlar dışında harcayacak parası olmayan ailelerin çocukları, bazı alışkanlıkları edinmekte güçlük çekerler.
Hediye alıp-veremezlikten ibaret değil. Ev dışında yemek yemeyi de pek bilmez, bu çocuklar. Tatilde bir yerlere gitmek, daha doğrusu tatil yapmak ihtiyaçları arasında değildir. Buna benzer noksanları çoktur.
Ağaç yaş iken eğilir meseliyle açıklanır bir hal de değildir bu.
Hediyeleşmek terbiyesinden, görgüsünden yoksunluk, densizliklere yol açar. Ben, çok yakınım olmayan birinin hediye vermesinden hazzetmem. Tapu dairesinde kolaylık görmüş bir köylünün, omuzunda getirip eve bıraktığı pekmez tenekesinin, bir hamalla geri gönderildiğini hatırlıyorum. Şeker bulunamayan savaş yıllarıydı. Evin kadınları, cânım pekmezin gelmesiyle gitmesi bir oldu diye dertlenmiş, ama üzüntülerini babama belli edememişlerdi.

Aile dostu bir hanım, kız kardeşime elbiselik kumaş getirmiş günün birinde. Işıl bir öfkelendi ki sormayın Yıldönümü Hediyeleri

– Bu kadın ne sıfatla bana hediye veriyor, diye.
Gazetecilere de hediyeler verilir, kimi zaman adı adresi belirsiz kimselerce gönderilir. Elbette kötü niyetlerle değil. Benden kimin ne çıkarı olabilir ki? Kitap değilse, takvim değilse, yiyecek değilse bir rafın üstünde durur hediyeler.
Babam Tapu Müdürü'ydü. Söylentilere konu olan bir memuriyettir. Kırk küsur yıllık çalışma hayatında bu konuda «mübalağa üzre» titizlendi.
Biri bu. İkincisi, meslek büyüklerinden etkilenmiş olabilirim. Gazeteci konumunu, işi dışında menfaat sağlama amacıyla kullananlar çok ayıplanır bizim çevremizde. Ya da ben bu konuda fazla perhizkâr patronlarla, ağabeylerle, şeflerle çalıştım.
Başladım, ama zor bir yazıya dönüştü bu girdiğim konu.
Geçen perşembe günü (22 mayıs) Gülseren Hanım'la evliliğimizin 50'nci yıldönümüydü. Zeynep kızıma danıştım.

Evlilik Yıldönümü Hediyeleri
– Tamam baba merak etmeyin, dedi.
Eve gittim ki, yemek masamızın orta yerine oturtulmuş saksıdan yukarıya doğru, aman Yarabbi, insanın içini ısıtan bir güzellik yükseliyor. Ya ben daha önce bir orkideye dikkatle bakmadım (mümkündür), ya da bu gördüğüm müstesna bir orkideydi. (Şimdi çiçek tarifine kalkıp büsbütün gülünç olmayayım.) Elli yıllık birlikteliğin idrakiyle bize daha mı güzel ve anlamlı geldi, bilmem ki...
– Kendimden utandım, dersem içimden geçenleri anlarsınız herhalde.
Sona doğru ehlileşiyorum galiba. Bunda Brigitte gelinimin etkisi var. Öyle güzel hediye verir ve aldığında o kadar sevinir ki, vesile olsa da şu çocuğa bir hediye götürebilsem dersiniz.
Avrupalının geleneğinde, kültüründe, benim de son yıllarda öğrenmeye çalıştığım anlamda, hediye kavramı ve uygulaması var. Paylaşmak, bir ihtiyacın karşılanmasına yardımcı olmak için değil; sırf sevindirmek, bir vesile bulup veya icat edip sevgisini bir şekilde ifade etmek için hediye vermek.
Öyle değil de, yardımlaşma, dayanışma anlamında hediyeyi, ikramı sorarsanız, o zaman bizim geleneklerimize buyrun? Bahçe duvarlarının üstünden alıp verilen olmuş meyvelerden tutun da, gelinlerin çeyizine, aileden birini kaybetmiş evlere taşınan yemeklere, bahçede bostanda imecelere kadar...
Bunları hatırlatır bir hediye geldi bana, Ankara'nın Beypazarı ilçesinden.
Nelerdi bir bir söyleyeceğim.
Minik bir tencerenin içinde Beypazarı yaprak dolması, ısıtıp sofraya koyabilirsiniz. Havuç lokumu. Cevizli sucuk. Karakoca Madensuyu. Beypazarı Kuruları. (Anneannemin kurabiyelerine benzer bir tür peksimet.)
Yaprak dolmasını eve götürdüğümü de söylemeliyim. Birden, son yıllarda kaybettiğimiz Kadriye Teyze'mi hatırladım. O gönderirdi Taşköprü'den bize torba torba yiyip içecekleri: peksimet gibi dayanıklı kurabiyeleri, çeşit çeşit pestilleri, koyu kıvamda ekşileri (pekliğe bire birdir), bulgur ve yaş tarhana; başka tarhanayla yapılmış çorbayı içmezdik bir çocukken.
Bayıldık Beypazarı'ndan gelen, çok bize özgü hediye torbasına. Günlerdir çayımı Beypazarı Kurusu refakatinde içiyorum, yapanlara, hatır sayıp bana da gönderenlere dua ederek...
Ve aynı torbadan çıkan, Beypazarı'na dair bilgiler.
En başarılı reklamcıların, halkla ilişki uzmanlarının gıpta edeceği güzellikte albümler, broşürler, tanıtma kılavuzları.
Belediye Başkanı Av. Mansur Yavaş'ı kutlarım. Aynı amaçla hazırlanmış öylesine uyduruk, özensiz yayımlar görüyoruz ki...
Tarihî dokunun korunması için aldığınız tedbirleri anlatan yazılarınızı okudum. İlçeniz hakkında şimdi fikir sahibiyim. 3 000 küsur ahşap evden örnek fotoğrafları gördüm. Tarihî sokaklarınıza bayıldım. Cami, türbe, kümbet, kervansaray fotoğraflarını inceledim. Dereleri, çayları, vadileri, yaylaları belledim. Gümüş işlemeciliği, takılar, yerel elbiseler, dokuma ve cam ürünleri (ve mutfağınız) hakkında artık fikir sahibiyim.
Çalışmalarınız için sizi ve arkadaşlarınızı kutlarım; tanıtım çalışmalarınız için de... Beypazarı'na yolum düşerse bir gün, gezip yerinde görme fırsatını da kaçırmayacağım.
Elli yıllık evliliğin nasıl geçti, derseniz... Vallahi Gülseren Hanım yol boyu iki şey söyledi bana: ya hadi Hakkı çocuklar hazır, dedi; ya da dur hakkı gene Samişleştin! (Anamın acul tabiatına göndermedir).
Dur ile haydi arasında ne yapacağımı bilemedim.
Hakkı Devrim tarafından yazılan bu makale, 25 Mayıs 2003 Pazar günü yayınlanan Radikal Gazetesindeki köşe yazısıdır.
Evlilik Yıldönümü Hediye

Sponsor Ads


About Hediye sayfasi Junior     hediye saticisi

2 connections, 0 recommendations, 13 honor points.
Joined APSense since, May 29th, 2010, From ankara, Turkey.

Created on Dec 31st 1969 18:00. Viewed 0 times.

Comments

No comment, be the first to comment.
Please sign in before you comment.